Her yörenin kendine özgü konuşma şekli ve kullandıkları kelimeler vardır. Yozgat ili Yerköy ilçesinde de bazı kelimeler farklı şekilde telafüz edilip söylenmektedir. İşte onlardan bazıları;
–A–
aar: eğer
aar: ağır
aba: abla
abı: anne
ahseriye: ekseriye
aladdirig: elektirik
alaf: alev, ateş (Yerköy)
āle–: eğlemek (Yerköy)
aralaş–: ayırmak (Yerköy)
arhaba: akraba
āril–: ovalamak
āşam: akşam
āşamece: akşama kadar
aşāsı: aşağısı
ataş: ateş
ayah yolu: tuvalet (Yerköy)
ayle: aile
azzıh: azık, yiyecek
–B–
bahır basması: bakır basması, bölgeye ait bir tedavi şekli
baldırcan: patlıcan (Yerköy)
bāñ–: beğenmek, b.–iller: beğenirler
belle–: öğrenmek, b.ledim: öğrendim
beyhüdar ol–: ömrü uzun olmak
–D–
daarmen: değirmen
dāge: Bölgeye ait bir oyun ismi
dā–: değmek
deal: değil
dek gel–: denk gelmek
did–: ayırmak, yıpratmak
dil: anahtar (Yerköy)
diir diir ol–: Bir yüzeyde kabartı şeklinde olmak
diñel–: ayakta durmak
direş–: inatlaşmak
diyne–: dinlemek
dıh–: sokmak (işe dıhdı) almak
doo–: dövmek
don: giysi
düun: düğün
düv–: dövmek
–E–
ecik: azıcık
ẹhaz: ikaz
ellaan: leğen
ellaçen: çeşitli, değişik (Yerköy)
ena: çiftin bölümü
eşgi: ekşi (XII–6)
eşgili: Bölgeye ait hamur işleri (Yerköy)
ever–: evlendirmek
goüs: göğüs
goynek: gömlek
ġozel: güzel
ġubar–: kabarmak, büyüklenmek
guççük: küçük
gudümsüz: uğursuz (Yerköy)
guddür–: otlatmak
ġufa: kova
ġurbe: gübre
ġuver–: bırakmak, salmak
–H–
haşlıh: harçlık
haşat et–: zarar vermek, yıpratmak (Yerköy)
hedayeli: hediyeli
hele–: söylemek, konuşmak
helke: su taşınan kap
herk: tarlanın sürülmesi
heş: hiç
horanta: kalabaklık kişiler (Yerköy)
hindi: şimdi
hırtlak: gırtlak
hıyecannı: heyecanlı
huvardalıh: hovardalık
kirmen: yünden ip yapmaya yarayan alet
kis: bir toprak çeşidi (Yerköy)
–L–
lomen: Numan
löbet: nöbet
–M–
mahat: makat, oturulan tahta oturak
malamat et–: rezil etmek
māsi–: önemsemek (Yerköy)
mārim: meğer
mıdara: sağlam olmayan (Yerköy)
mıhdar: muhtar
mırat: murat
millona: milyon
mintan: gömlek giysi
misir: mısır (Yerköy)
miyva: meyve
mühümlü: önemli, mühim
müzümsüz: luzumsuz (Yerköy)
–N–
nalla–: (argo) öldürmek
naşaal: ne şekilde
nebim: ne bileyim
nohtasını: noktasını
noor–: neyapmak
sava yap–: eylencelik oyun oynamak
seer: sefer
selbes: serbest
seleve: bedava, ucuz
seyrin–: dolaşmak
sıfınla–: kazmak (Yerköy)
sıır: sığır
sıtkı cannan: kötü kalple
sini: tepsi
somsuh: yumruk (Yerköy)
sona: sonra
sonamaniyim: daha sonra
sood: yüzünü asmak (Yerköy)
souh: soğuk
suvan: soğan (Yerköy)
suvatla–: ovmak
–Ş–
şehne: icra memuru
şıvġa: yaş çubuk
şikaat: şikayet
şilte: yatak içi
–T–
tala–: ateşe tutmak, tavlamak
tas: su içilen kap
tavlamak: ısıtmak, ateşe tutmak
telezon: televizyon
temelli: hayret bildiren bir edat
tınġırdad–: dalga geçmek
yuha: yufka, ince (Yerköy)
yuharı: yukarı
yusek: yüksek
yul–: yıkamak
yuvallah: yuvarlak
yülü–: sakal için kazımak kesmek
yüzerlik: geline yakılan ot
yüzübar: yüzsüz, yüze gelen (Yerköy)
–Z–
zabanan: sabahleyin
zahmeri: zemheri ayı, bölge ağzında kış
zırzap: düğünde oyun yapan kişi
zoruh–: zorlamaka
zopa: sopa
zoytarı: soytarı
zöhre: Zehra (Yerköy)
zöhür: sahur (Yerköy)
bibi: hala, babanın kardeşi (Yerköy)
biş–: pişmek, b.–ir: pişir
bodu: kaz (Yerköy)
boon: bu gün
borüne: böğürüne
bulgurlama: Bölgeye ait bir hastalık
buñaz: boğaz (Yerköy)
bürük: çarşaf, örtü
–C–
cerek: kalın tahta
ceyran: elektirik
cılbah: çıplak
cıncıh: cam
comba: acemi, çaylak
çuluh: hindi
cuvara: sigara
–Ç–
çabıt: bez parçaları (Yerköy)
çālaraı: bölgede oynanan bir oyun aleti
çalma: üzümden yapılan reçel
çayla–: çay vermek
çemkir–: surat asmak, ç.–yor: surat asıy
çıbıhla–: çubuklamak
çim–: yıkanmak (Yerköy)
çölmek: çömlek
–G–
ġabıt: yatak içi
ġah–: kalkmak
ġambırsevi: kambur gibi (Yerköy)
ġaramet: iftira (Yerköy)
ġaribse–: özlemek (Yerköy)
ġatırdırnaa: katırtırnağı bir çeşit çiçek
ġarayavşanı: Bölgeye ait bir ot cinsi
ġavla–: kavlamak
ġavır–: kavurmak
ġạvur: yabancı
ġılavla–: parlatmak
ġımraş–: kıpırdamak
ġırhla–: kırklamak; doğum adeti
giçiş–: kaşınmak
ġobel: genç oğlan delikanlı (Yerköy)
gocuñ–: alınmak (Yerköy)
gōde: govde
ġoñşu: komşu
ġoş–: göç
–I–
ıh–: çökmek
ıramazan: ramazan
ıyıy: eğe
–İ–
ibdille: öncelikle
ice: iyice
ii: iyi
ilisdir: süzgeç
inne: iğne
ipti: önce
irat: rahat
irkek: erkek
irezil: rezil (Yerköy)
işlik: içlik
–K–
kaat: kağıt
kaırt: kağıt (Yerköy)
kele: seslenme edatı (Yerköy)
kiriz: düğün çırağı
kosnü: köstebek
kosnü ocā: hastalığın tedavi edildiği yer
koy: köy
ķullaph: lakap (Yerköy)
kutule–: kütülemek
–O–
ohul: okul
ol: oğul
onan sona: ondan sonra
onar: onlar
osüzük: öksüzüz
osun: olsun
–Ö–
öle: öyle
öndüç: ödünç (Yerköy)
ötā: öteki
–P–
pahla: bakla
patla: balta
peli: pehli, düğün yemeklerinde yapılan et
pendir: peynir
pisiklet: bisiklet
–R–
ramatlıh: rahmetlik
rāva: yaman, çok iyi
–S–
sā: sağ, hayatta
saab ol–: sahip olmak
sañısız: düşüncesiz, sorumsuz (Yerköy)
topahla–: topaklamak
toplu: pencere (Yerköy)
tor: acemi
tükan: dükkan (Yerköy)
–U–
uçuhla–: korkmak (Yerköy)
uçun: için (Yerköy)
urġan: ip, halat
–Ü–
üccüz: üç yüz
üsberle–: üstelemek (Yerköy)
üş: üç
–V–
velespit: bisiklet (Yerköy)
–Y–
yadırġı: yabancı (Yerköy)
yaab: Yakup
yapın–: alışmak, uyum sağlamak
yenikle–: tekrarlamak (Yerköy)
yelig–: düzgün durmamak (Yerköy)
yien: yeğen
yimi: yirmi sayı